Ceza Hukukunda Dava Zamanaşımının Durma Nedenleri
- “Zamanaşımı” Kavramı
“Zamanaşımı” kavramı, devletin, belirli bir zaman geçmesi nedeniyle davaya devam etmemeyi ya da cezalandırmaktan vazgeçmeyi önceden kabul etmesi anlamına gelen bir hukuk kavramıdır[1].
İşbu yazıda incelenecek olan “dava zamanaşımı” kavramı, zamanaşımının davayı düşüren türüdür. Diğer bir zamanaşımı türü olan “ceza zamanaşımı” ise cezanın infazını engelleyici nitelikte bir zamanaşımı türüdür.
Zamanaşımı kurumuna duyulan ihtiyacın çeşitli nedenleri bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, ilgili olayın üzerinden belirli bir süre geçtikten sonra olaya ilişkin delillerin kaybolması yahut elde bulunan delillerin bozulmasının söz konusu olması ihtimalidir. Böyle bir durumda kaybolan ya da bozulan delillere dayanılarak bir ceza tayininde bulunulması hakkaniyete uygun düşmeyecektir.
İkincisi ise, aradan geçen bunca zamana rağmen yakalanamayan failin aslında tüm bu zaman boyunca yakalanma korkusu ile yaşamasıdır. Bir görüşe göre, bunca zaman yakalanma korkusu ile yaşayan fail, cezasını çekmiş sayılır[2]. Aynı zamanda aradan geçen zaman boyunca failin ıslah olmuş olma olasılığı da mevcuttur. Tüm bunlar göz önüne alındığında, aradan uzun bir zaman geçmiş olan bir eyleme ceza verilmesi, ceza kurumunun özüne aykırılık oluşturacaktır.
- Zamanaşımına Uğramayan Suçlar
Yukarıda her ne kadar bazı suçlar bakımından zamanaşımının söz konusu olabileceğine değinilmiş ise de, Türk Ceza Kanununda özel olarak düzenlenen bazı hükümler gereğince, zamanaşımına uğramayan suçlar da mevcuttur.
Bu suçlar sırasıyla:
- TCK md. 247-342 arasında düzenlenen “Millete ve Devlete Karşı Suçlar”,
- TCK md. 76-78 arasında düzenlenen “Soykırım Suçları ile İnsanlığa Karşı Suçlar”,
- TCK md. 78’de düzenlenen “Soykırım Suçu ile İnsanlığa Karşı Suçları İşlemek Maksadıyla Örgüt Kurma ve Yönetme Suçu”,
- TCK md. 94’te düzenlenen “İşkence Suçu”dur.
Açıklandığı üzere bu suçlar bakımından hem dava zamanaşımı hem de ceza zamanaşımı kurumları uygulanmayacaktır. İlgili suçlar zamanaşımına uğramamaktadır.
- “Dava Zamanaşımı” Kavramı ve Zamanaşımı Süreleri
“Dava zamanaşımı” geniş anlamıyla davanın düşürülmesi sonucunu doğuran bir zamanaşımı türüdür. Belirli bir zamanın geçmesi sonucunda kamu davası açılmışsa bu davanın düşürülmesini, ya da kamu davası açılmamışsa bundan sonra da açılamaması sonuçlarını doğurur.
Dava zamanaşımı süreleri belirlenirken genellikle suçların ağırlığı esas alınmaktadır. Dava zamanaşımı süreleri TCK md. 66’da düzenlenmiştir.
TCK md. 66 uyarınca dava zamanaşımı süreleri:
- Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası gerektiren suçlarda 30 yıl,
- Müebbet hapis cezası gerektiren suçlarda 25 yıl,
- 20 yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezası gerektiren suçlarda 20 yıl,
- 5 yıldan fazla ve 20 yıldan az hapis cezası gerektiren suçlarda 15 yıl,
- 5 yıla kadar hapis cezasını gerektiren suçlarda 8 yıl,
- Adli para cezasını gerektiren suçlarda 8 yıldır.
IV. Dava Zamanaşımının Durması
Dava zamanaşımının durması, davanın yürütülmesine engel bir durumun ortaya çıkması ile gerçekleşir. Dava zamanaşımının durmasına neden olacak bir engel ortaya çıktığında, bu engel kalkana ve sonuçlanana kadar zamanaşımı süresi işlemez. İşte buna “dava zamanaşımının durması” denir.
Dava zamanaşımının durmasına neden olan etken ortadan kalktığında, zamanaşımı kaldığı yerden işlemeye devam eder. Burada bir kesilme değil, durma söz konusudur.
- Dava Zamanaşımının Durma Nedenleri
Dava zamanaşımı, kural olarak, suçun işlendiği günden itibaren işlemeye başlayan bir zamanaşımı türüdür. Elbette bazı istisnaları mevcuttur. Örneğin ani suçlarda; “suçun işlendiği gün” kavramı, suçun tamamlandığı günü ifade eder. Neticesi hareketinden bağımsız suçlardaki “suçun işlendiği gün” kavramı ise, neticenin meydana geldiği günü ifade etmektedir. Tüm bu hususlar zamanaşımının “başlangıcı” konusunda konumuz ile bağlantılıdır. Bazı durumlarda ise zamanaşımı “durur”. Yukarıda da açıklandığı üzere, davanın yürütülmesine engel bir durumun ortaya çıkması ile zamanaşımı durabilmektedir.
Bu hususlar Türk Ceza Kanununun 67. maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir:
“Soruşturma ve kovuşturma yapılmasının, izin veya karar alınması veya diğer bir mercide çözülmesi gereken bir meselenin sonucuna bağlı bulunduğu hallerde; izin veya kararın alınmasına veya meselenin çözümüne veya kanun gereğince hakkında kaçak olduğu hususunda karar verilmiş olan suç faili hakkında bu karar kaldırılıncaya kadar dava zamanaşımı durur.”
O halde zamanaşımının durma nedenleri şu şekildedir:
- Kamu Davasının Açılmasının İzne Bağlı Olması
Bazı durumlarda bir suç ile ilgili yargılama yapılması izne bağlı olabilmektedir. Bu gibi, yargılama yapılmasının izne bağlı olduğu suçlarda, ana kuralda olduğu gibi zamanaşımının işlemeye başladığı an suçun işlendiği andır. Ancak, suç ile ilgili yargılama sürecine geçildiğinde yargılama yapılabilmesi için alınacak bu izin süresince zamanaşımı durur. Ne zaman ki yargılama için izin alınmış olur, iznin alınmasıyla birlikte süre kaldığı yerden işlemeye devam eder. Yani izne bağlı suçlarda zamanaşımı her ne kadar suçun işlenmesi ile başlasa da, suçla ilgili yargılama yapılmak için izin alınması sürecinde durur, izin verildiğinde ise süre kaldığı yerden işlemeye devam eder.
“İzin”, belirli suçlarda (Cumhurbaşkanına hakaret suçu gibi), savcılığın sorması üzerine, resmi bir makamın (Adalet Bakanlığı gibi) kamu yararı gördüğü takdirde dava açılmasında sakınca bulunmadığını bildirmesidir[3].
- Kamu Davasının Açılmasının Karar Alınmasına Bağlı Olması
Yukarıda açıklandığı üzere bazı durumlarda kamu davasının açılabilmesi için izin ya da karar süreçlerinden geçmek gerekmektedir. Kanunlarda özel olarak düzenlenen bazı durumlarda kamu davasının açılması karar alınmasına bağlıdır.
Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri nedeniyle işledikleri suçlarda yargılanmalarını karar alınmasına bağlamıştır.
İlgili madde şu şekildedir:
“Bu Kanunun amacı, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçlardan dolayı yargılanabilmeleri için izin vermeye yetkili mercileri belirtmek ve izlenecek usulü düzenlemektedir.”[4]
Bunun dışında Anayasanın 83. maddesinde milletvekilleri açısından özel bir durum daha öngörülmüştür.
İlgili madde şu şekildedir:
“Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamazlar.
Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14. maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır. Ancak, bu halde yetkili makam, durumu hemen ve doğrudan doğruya Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirmek zorundadır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi hakkında, seçiminden önce veya sonra verilmiş bir ceza hükmünün yerine getirilmesi, üyelik sıfatının sona ermesine bırakılır; üyelik süresince zamanaşımı işlemez.
Tekrar seçilen milletvekili hakkında soruşturma ve kovuşturma, Meclisin yeniden dokunulmazlığını kaldırmasına bağlıdır.
Türkiye Büyük Millet Meclisindeki siyasi parti gruplarınca, yasama dokunulmazlığı ile ilgili görüşme yapılamaz ve karar alınamaz.”[5]
Anayasanın 83. maddesinde de düzenlendiği üzere; milletvekillerinin yargılanabilmesi, TBMM tarafından verilecek olan “dokunulmazlığın kaldırılması” kararına bağlıdır. O halde bir milletvekili hakkında yasama dokunulmazlığının kaldırılmasını talep edildiğinde zamanaşımı durur. TBMM’nin bu konuda üyeliğin kaldırılmasına dair karar vermesi durumunda zamanaşımı yeniden işlemeye başlar. TBMM’nin üyeliğin kaldırılmaması yönünde karar vermesi durumunda, zamanaşımı, milletvekilliği üyeliği süresince duracaktır[6].
- Bekletici Mesele
Bazı durumlarda ceza mahkemelerinde yargılama devam ederken, yargılama konusu hususun ceza mahkemelerinin görevine girmeyen başka bir mahkemede de ayrıca görülmesi söz konusu olabilir. Örneğin kasten yaralama suçuna ilişkin devam eden bir ceza yargılaması söz konusuyken, ayrıca hukuk mahkemelerinde devam eden bir tazminat davası da söz konusu olabilir. Dolayısıyla huzurdaki ceza davasını ilgilendiren ve aynı konuda başkaca bir mahkemede görülen bir mesele var ise, ceza mahkemesince bu hususun “bekletici mesele” yapılmasına karar verilebilir. Bu gibi durumlarda, bekletici meselenin “yetkili merci” tarafından çözümlenmesine kadar zamanaşımı işlemeyecek ve duracaktır.
Bunun dışında Anayasanın 152/1. maddesine göre de:
“Bir davaya bakmakta olan Mahkeme, uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır.”[7]
O halde davaya bakmakta olan bir mahkeme, uygulanacak kanun maddesini anayasaya aykırı gördüğü ve bununla ilgili Anayasa Mahkemesine başvurduğu takdirde, Anayasa Mahkemesinin bu başvuruya ilişkin kararını verene kadar da “bekletici mesele” söz konusu olacak ve Anayasa Mahkemesi kararını verene kadar zamanaşımı duracaktır.
- Failin Kaçak Olduğuna Karar Verilmiş Olması
Hakkında devam eden bir kovuşturmanın sonuçsuz kalması amacıyla yurtiçi ya da yurtdışında saklanan ve kendisine ulaşılamayan kişiye “kaçak” denir. Bu tanım CMK’nın 247/1. maddesinde de açıkça düzenlenmiştir.
İşte bu “kaçak” kişilerin “kaçak” olduğunun tespiti mahkeme tarafından yapılıp kendisi de yakalanıncaya kadar zamanaşımı durur.
- Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi
Kamu davasının açılmasının ertelenmesi, yeterli şüphe bulunmasına rağmen iddianame düzenleyerek kamu davasının açılması yerine, Cumhuriyet Savcısı tarafından bu hususun 5 yıl süreyle ertelenerek şüpheli hakkında dava açmayı ertelemesi demektir. Buna “iddianamenin düzenlenmesinin ertelenmesi” de denmektedir.
İşte bu 5 yıllık erteleme süresince zamanaşımı işlemeyecek ve duracaktır. O halde kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilmesi de zamanaşımını durduran nedenlerden birisidir.
- Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, sanık hakkında verilecek hükmün açıklanmasının 5 yıllık süre ile geri bırakılmasıdır. Bu 5 yıllık denetim süresi içerisinde sanığın kasıtlı bir suç işlememesi ve kendisine atfedilen yükümlülüklerine aykırı davranmaması gerekmektedir.
İşte bu 5 yıllık denetim süresince zamanaşımı işlemeyecek ve duracaktır. O halde hükmün açıklanmasının geri bırakılması da zamanaşımını durduran nedenlerden birisidir.
- Uzlaştırma
Ceza hukukunda uzlaştırma kavramı, mağdur ve fail arasındaki uzlaşmazlığın tarafsız bir kişi tarafından çözümlenmeye çalışılmasını ifade etmektedir. İşte bu uzlaştırma süreci boyunca da zamanaşımı duracak ve işlemeyecektir. Uzlaştırma sürecinin başlangıcı olarak ilgili uzlaşmazlık için uzlaştırıcının görevlendirilmesi kabul edilir.
CMK’nın 253/21. maddesi şu şekildedir:
“Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenden birine ilk uzlaşma teklifinde bulunulduğu tarihten itibaren, uzlaştırma girişiminin sonuçsuz kaldığı ve en geç, uzlaştırmacının raporunu düzenleyerek uzlaştırma bürosuna verdiği tarihe kadar dava zamanaşımı ile kovuşturma koşulu olan dava süresi işlemez.”[8]
O halde uzlaşma teklifinde bulunulduğu andan başlayacak şekilde, uzlaştırmacının uzlaşmaya ilişkin raporunu düzenleyip uzlaşma bürosuna teslim ettiği tarihe kadar zamanaşımı işlemeyecektir.
- Durmanın Etkileri
Her şeyden önce zamanaşımını durdurucu bir neden var olduğu sürece, zamanaşımı işlemeyecektir. Yukarıda zamanaşımını durduran sebepler tek tek sayılmıştır. Bu sebeplerden birinin ortadan kalkması halinde, zamanaşımı kaldığı yerden işlemeye devam edecektir.
O halde zamanaşımının hesaplanmasında, öncelikle durma sebebi ortaya çıkıncaya dek işlenmiş süre, bunun üzerine de durmanın ortadan kalktığı andan itibaren işleyecek sürenin toplamı dikkate alınır.
Bir dava süresince zamanaşımı çokça kez durabilmektedir. Kanunun bu konuda herhangi bir kısıtlaması söz konusu değildir.
Son olarak, bir davada suç ortaklarının olması durumunda zamanaşımının bir sanık bakımından durması diğer sanıkları da etkileyecek ve zamanaşımı diğer sanıklar için de duracaktır. Ancak suç ortaklarının davaları birbirinden ayrılmış olup ayrı ayrı görülüyor ise, bu durumda zamanaşımı her bir sanık için ayrı ayrı hesaplanacak ve biri açısından durması diğerini etkilemeyecektir[9].
[1] CENTEL, Nur, ZAFER, Hamide, ÇAKMUT, Özlem, Türk Ceza Hukukuna Giriş, Beta Yayınevi, 9. Baskı, 2016, s. 765
[2] CENTEL, Nur, ZAFER, Hamide, ÇAKMUT, Özlem, Türk Ceza Hukukuna Giriş, Beta Yayınevi, 9. Baskı, 2016, s. 765
[3] CENTEL, Nur, ZAFER, Hamide, ÇAKMUT, Özlem, Türk Ceza Hukukuna Giriş, Beta Yayınevi, 9. Baskı, 2016, s. 770
[4] Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun, Madde 1
[5] Anayasa, Madde 83
[6] CENTEL, Nur, ZAFER, Hamide, ÇAKMUT, Özlem, Türk Ceza Hukukuna Giriş, Beta Yayınevi, 9. Baskı, 2016, s. 771
[7] Anayasa, Madde 152/1
[8] Ceza Muhakemesi Kanunu, Madde 253/21
[9] CENTEL, Nur, ZAFER, Hamide, ÇAKMUT, Özlem, Türk Ceza Hukukuna Giriş, Beta Yayınevi, 9. Baskı, 2016, s. 773
