Ceza Yargılamasında İstinaf Yasa Yolunun Açık ve Kapalı Olduğu Hüküm ve Kararlar
- “İstinaf Yasa Yolu” Kavramı
“İstinaf yasa yolu” kavramı, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile 1 Haziran 2005 tarihinde yeniden hukuk sistemimize girmiştir. Fakat aslında “istinaf yasa yolu” kavramı çok daha öncesinden beri hukuk sistemimizde yer almakta idi.
İstinaf yasa yolu ilk kez 1808 tarihli Fransız Ceza Muhakemesi Kanunundan alınan 1879 tarihli Usul-ü Muhakemat-ı Cezaiye Kanun-ı Muvakkat ile hukuk sistemimize girmiştir[1]. Dolayısıyla her ne kadar 2005 tarihinden bahsediyor olsak da, Osmanlı dönemine kadar uzanmış bir istinaf yasa yolu sistemi ve kavramı karşımıza çıkmaktadır.
İlgili istinaf uygulamasından 1924 yılında vazgeçilmiştir. Bunun en önemli nedeni; istinaf mahkemelerinde görev yapan hakimlerin aslında hukuk eğitimi almamış kişilerden oluşması, ağırlıklı olarak zabıt katipleri ve mübaşirlerden oluşan bir kadronun istinaf hakimlerinin oluşturması, bunun sonucunda ise hatalı kararların verilmesi ve işlerin sürelerinin günden güne uzamasına sebebiyet verilmesidir. Tüm bu hususlar nedeniyle 1924 yılında Osmanlı’dan kalan bu istinaf uygulamasından vazgeçilmiştir.
Günümüzde mevcut olan istinaf mahkemelerinin kurulması epey zaman almıştır. 1 Haziran 2005 yılında her ne kadar istinaf mahkemelerinin kuruluşunu düzenleyen yasa kabul edilmiş ise de, bu yasanın yürürlüğe girmesi 2016 yılını bulmuştur. Sonuç olarak istinaf mahkemeleri 20 Temmuz 2016 yılında kurulmuş ve göreve başlamıştır. Halihazırda hukuk sistemimizde bulunan, olağan yasa yolunu oluşturan mahkemeleri içermektedirler.
İstinaf yasa yolu kavramı, CMK’nın 272 ile 285. maddeleri arasında düzenlenmiştir.
- İstinaf Yasa Yolunun Açık Olduğu Hüküm ve Kararlar
Kural olarak, ilk derece mahkemelerince verilen hükümlere karşı istinaf yasa yolu açıktır. Bu husus CMK md. 272/1’de “İlk derece mahkemelerinden verilen hükümlere karşı istinaf yoluna başvurulabilir.” denilmek suretiyle düzenlenmiştir.
Maddenin devam fıkrasında ise “Ancak, onbeş yıl ve daha fazla hapis cezalarına ilişkin hükümler, bölge adliye mahkemesince re’sen incelenir.” denmektedir. Bu maddeden anlaşılması gereken husus, “otomatik istinaf” şeklinde de bilinen, 15 yıl ve üzeri hapis cezasına hükmedildiği durumlarda istinafa başvurabilecek kişilerin başvurusunun aranmaksızın hükmün doğrudan Bölge Adliye Mahkemesince istinaf incelemesine konu edileceğidir.
Hemen burada “istinafa başvurabilecek kişilerin” kim olduğuna kısaca değinmek gerekir. İlgili mevzuat gereği istinaf yasa yoluna başvurabilecek kişiler CMK 261-262. maddeler arasında düzenlenmiştir. Bu kişiler; sanık, sanık müdafi, müşteki, mağdur, müşteki vekili, mağdur vekili, cumhuriyet savcıları, davaya katılmasına karar verilenler, davaya katılma istemi karara bağlanmamış olanlar, davaya katılma istemi reddedilenler, katılan sıfatını alabilecek şekilde suçtan zarar görmüş olup da duruşmadan haberdar edilmeyenler, katılan vekili, sanığın yasal temsilcisi ve eşidir, zoralım (müsadere) ya da iade olunacak eşya ya da diğer malvarlığı değerleri üzerinde bir hakkı olan kişilerdir.
- İstinaf Yasa Yolunun Kapalı Olduğu Hüküm ve Kararlar
Yukarıda açıklandığı üzere ile olarak ilk derece mahkemesi kararlarına karşı istinaf yasa yolu açıktır. Fakat kanunlarda özel olarak düzenlenen bazı hususlarda, istinaf yasa yolu kapalıdır. Dolayısıyla bazı ayrıksı durumlarda istinaf yasa yoluna başvurulamayacaktır.
i. Doğrudan Temyiz Yolunun Açık Olduğu Hüküm ve Kararlar
Bazı durumlarda doğrudan temyiz yolu açık olduğu için istinaf yasa yolu kapalıdır. İşte burada 3 ayrıksı durumdan bahsedilebilmektedir.
a. Burada incelenmesi gereken ilk madde CMK md. 285’tir. İlgili madde şu şekildedir:
“23/4/2016 tarihli ve 6706 sayılı Cezai Konularda Uluslararası Adli İş Birliği Kanununun 18’inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmü hariç; diğer kanunlarda temyiz edilebileceği veya haklarında Yargıtay’a başvurulabileceği belirtilmiş olup da bölge adliye mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işlere ilişkin ilk derece mahkemelerinin karar ve hükümlerine karşı istinaf yoluna başvurulur.”
Buradan itibarla Cezai Konularda Uluslararası Adli İş Birliği Kanununun 18. maddesine bakıldığında, ilgili madde şu şekildedir:
“(1) Kişinin rızaya dayalı iade usulünü kabul etmemesi halinde mahkeme, iade şartlarını bu Kanun ve Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası andlaşma hükümlerine göre inceleyerek iade talebinin kabul edilebilir olup olmadığına karar verir.
(2) Talep eden devlet tarafından gönderilen belgelerin yeterli görülmemesi halinde mahkeme, uygun bir süre içinde ek bilgi ve belgelerin gönderilmesini isteyebilir.
(3) İade yargılamasında katılma talebinde bulunulamaz.
(4) Mahkemenin kararına karşı temyiz yoluna başvurulabilir. Yargıtay bu başvuruları üç ay içinde sonuçlandırır. Kararın kesinleşmesi halinde iade evrakı karar ile birlikte Merkezi Makama gönderilir.”
O halde istinaf yasa yoluna başvurulamayan ve ilk derece mahkemeleri tarafından verilen tek karar; suçluların iadesine ilişkin kararlardır. Bu kararlara karşı istinaf yasa yoluna başvurulamaz. Burada görevli mahkeme Ağır Ceza Mahkemeleri olup, bu mahkemenin suçluların iadesine ilişkin kararlarına karşı ancak temyiz yasa yoluna gidilebilmektedir. Bu maddenin getiriliş amacı, suçluların iadesi konularında kişilerin uzun süre tutuklu kalması ve istinaf yasa yolu da araya girerse yargılamanın çok daha uzun sürebileceği düşüncesidir. Doğrudan olarak temyiz yasa yoluna götürüldüğü takdirde temyiz mahkemesinin bu başvuruları en geç 3 ay içerisinde sonuçlandırması gerekmektedir. İşte bu nedenlerle Ağır Ceza Mahkemelerince verilen suçluların iadesine ilişkin kararlara karşı istinaf yasa yoluna başvurulamaz, doğrudan temyiz yasa yoluna başvurulabilir.
b. Halihazırda yürürlükte olan Ceza Muhakemesi Kanunundan önce yürürlükte olan Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu (CMUK) uyarınca görülmekte olan, yani hala derdest olan bazı dosyalar hala mevcuttur. Bu dosyaların bazıları geçmişte temyiz incelemesinden geçmiş, bozularak ilk derece mahkemesine dönmüş dosyalar olabilmektedir. Dolayısıyla bu dosyalar halen temyiz mahkemesi ile ilk derece mahkemesi arasında dolaşıp durmaktadır. İşte bu dosyalarda da istinaf yasa yolu kapalı olup, eski CMUK hükümleri uyarınca temyiz mahkemelerine ilişkin hükümler uygulanmaktadır. Yargılaması da eski kanun olan CMUK üzerinden devam etmektedir.
c. Doğrudan temyiz yasa yolunun açık olduğu bir başka ayrıksı durum daha vardır. İlk derece mahkemesinin verdiği kararlara karşı istinaf yasa yoluna başvurulmuş ve istinaf mahkemesi tarafından esastan reddedilmiş karar temyiz edildiğinde; temyiz mahkemesi bir karar verdiğinde dosyayı ilk derece mahkemesine göndermektedir. İlk derece mahkemesi kararı artık istinaf edilemeyecektir. Dolayısıyla ilk derece mahkemelerinin bu yöndeki kararlarına karşı da istinaf yasa yolu kapalıdır, doğrudan temyiz yasa yoluna başvurulacaktır. Bu husus 2019 yılından sonra kanunlarımıza dahil edilmiştir.
ii. İlke Olarak İstinaf Yasa Yolunun Kapalı Olduğu Hüküm ve Kararlar
Açıklandığı üzere ilke olarak tüm ilk derece mahkemesi kararlarına karşı istinaf yasa yolu açıktır, fakat kanunlarda düzenlenen bazı ayrıksı durumlarda ilke olarak istinaf yasa yolu kapatılmıştır.
Bu hususlar CMK md. 272/3’te düzenlenmiştir. İlgili madde şu şekildedir:
“Hapis cezasından çevrilen adli para cezaları hariç olmak üzere, sonuç olarak belirlenen üçbin Türk Lirası dahil adlî para cezasına mahkumiyet hükümlerine,
Üst sınırı beşyüz günü geçmeyen adli para cezasını gerektiren suçlardan beraat hükümlerine,
Kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümlere,
Karşı istinaf yoluna başvurulamaz. Bu suretle verilen hükümler tekerrüre esas olmaz.”
a. Öncelikle 3.000 TL de dahil olmak üzere, 3.000 TL’ye kadar verilen adli para cezalarına karşı istinaf yasa yoluna başvurulamaz. Burada dikkat edilmesi gereken husus “yalnızca adli para cezasını” gerektiren bir suç ise bu hükmün uygulanacağıdır. Aynı zamanda eğer hapis cezasından çevrilen bir adli para cezası söz konusu ise, yine bu hüküm uygulanmayacaktır. Nitekim kanun maddesinin başında “hapis cezasından çevrilen adli para cezaları hariç” ibaresi yer almaktadır. İlgili adli para cezası hapis cezasından çevrilmiş ise, miktarın ne olduğuna bakılmaksızın istinaf yasa yoluna başvurulabilir.
b. Üst sınırı 500 günü geçmeyen adli para cezasını gerektiren suçlardan dolayı verilen beraat hükümlerine karşı da istinaf yasa yoluna başvuru kapalıdır.
c. Kanunlarda özel olarak “kesin olduğu” yazılı bulunan hükümlere karşı da istinaf yasa yoluna başvurulamaz.
d. Son olarak 2020 yılında CMK md. 272’nin son fıkrasına eklenen “Bu suretle verilen hükümler tekerrüre esas olmaz.” cümlesinden bahsetmek gerekir. Verilen hüküm istinaf yasa yolunun kapalı olduğu bir hüküm ise, örneğin 3000 TL’nin altında verilmiş bir adli para cezası söz konusu ise, daha sonra bir suç işlenmesi durumunda burada tekerrür söz konusu olmaktadır. İşte bu hallerde işbu tekerrür hükmünün kaldırılması için başvurulabilmektedir. Tekerrüre esas olan suçlar Türk Ceza Kanununun 58. maddesinde tek tek düzenlenmiş bulunmaktadır.
