Unutulma Hakkı

Dijitalleşmenin sonuçlarından birisi olarak internet ortamında her türlü veri ve bilgiye saniyeler içerisinde ulaşmak mümkün hale gelmiştir. Her verinin bu denli erişilebilir hale gelmesi, kişilerin temel hak ve özgürlüklerini kolaylıkla etkileyebileceğinden, kişisel veri kavramı önem kazanmış ve yeni düzenlemeler yapma zorunluluğu doğmuştur. Bu doğrultuda unutulma hakkı da gündeme gelmiştir. Unutulma hakkı, dijital ortamda kişi hakkında bulunan içeriklerin kişinin yapacağı talep üzerine kaldırılması şeklinde tanımlanmış ve hakkın kapsamı Avrupa Birliği Adalet Divanı tarafından incelenmiş ve Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Yönetmeliği ile düzenlenmiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ise 17.06.2015 tarihli ve E.2014/4-56, K.2015/1679 Sayılı kararında unutulma hakkını aşağıdaki şekilde tanımlamaktadır:

“…Unutulma hakkına gelince; unutulma hakkı ve bununla ilişkili olan gerektiği ölçüde ve en kısa süreliğine kişisel verilerin depolanması veya tutulması konuları, aslında kişisel verilerin korunması hakkının çatısını oluşturmaktadır. Unutulma hakkı ile geçmişinde kendi iradesi ile veya üçüncü kişinin neden olduğu bir olay nedeni ile kişinin geleceğinin olumsuz bir şekilde etkilenmesinin engellenmesi sağlanmaktadır. Bireyin geçmişinde yaşadığı olumsuz etkilerden kurtularak geleceğini şekillendirebilmesi bireyin yararına olduğu gibi toplumun kalitesinin gelişmişlik seviyesinin yükselmesine etkisi de tartışılmazdır. Unutulma hakkı; üstün bir kamu yararı olmadığı sürece, dijital hafızada yer alan geçmişte yaşanılan olumsuz olayların bir süre sonra unutulmasını, başkalarının bilmesini istemediği kişisel verilerin silinmesini ve yayılmasının önlemesini isteme hakkı olarak ifade edilebilir…”

Yargıtay uygulamasından da anlaşılacağı üzere, unutulma hakkının sınırı, üstün kamu yararıdır. Kamu yararı ve kişilik hakları ile doğrudan bir ilişki içinde olduğundan unutulma hakkının sınırlarının iyi belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu sınırı belirleme görev ve yetkisi, mahkemelere aittir. Mahkeme, unutulma hakkının sınırını her somut olayda ayrıca çizmeli, kamu yararı ve unutulma talep edenin kişilik hakları çatışmasında dengeyi kurmalı ve böylece hüküm tesis etmelidir. Aradaki dengenin sağlanması hukuk açısından elzem bir nitelik taşımaktadır. Denge sağlanırken yalnızca kamu yararına önem verilmesi, kişinin temel hak ve özgürlüklerine açıkça aykırılık teşkil edecektir. Anayasa Mahkemesi de, “Unutulma hakkı kişilerin manevi varlıklarını geliştirmelerine bir fırsat vermek açısından devletin pozitif yükümlülüğünün bir sonucudur.” (AYM Bireysel Başvuru Kararı 3 Mart 2016 – N.B.B. Kararı 2013/5653) diyerek, unutulma hakkının talep eden açısından da yeni bir şans olduğunu dile getirmiştir.

Unutulma hakkı talebinde bulunmak için şu şartların birlikte sağlanması gerektiğinden söz edilebilir:

  1. Hukuki ve meşru bir sebeple internet ortamında bulunan bir içeriğin mevcut olması gerekmektedir.
  2. Hukuka uygun olarak dijital ortamda bulunan bu içerik bireyin ya da tüzel kişinin hayatını olumsuz etkiliyor olmalıdır.
  3. İçeriğin dijital ortamda bulundurulmaya devam etmesinde kamu yararı olmamalıdır.

Değinilmesi gereken bir diğer önemli nokta ise unutulma hakkının nasıl kullanılacağı hususudur. Diğer temel haklardan farklı olarak unutulma hakkının kullanılabilmesi için başvuru; yani talep gereklidir. Unutulma hakkını kullanacak olan kimse, bu hakkını farklı yollarla kullanabilecektir. İlk olarak, kişi, unutulma hakkına konu olan kişisel veriyi işleyen arama motoruna başvurarak bu talebini yöneltebilir. İkinci seçenekte kişi unutulma hakkı başvurusunu Kişisel Verileri Koruma Kurumuna yapabilir. Son olarak yargı yolu tercih edilerek de unutulma hakkı kullanılabilmektedir.

Yargı yolu tercih edildiğinde, unutulma hakkı davası 5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun”, Madde 9 kapsamında içeriğe erişimin engellenmesi veya içeriğin yok edilmesi talebiyle açılmaktadır. Bu maddeye göre; “İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden gerçek ve tüzel kişiler ile kurum ve kuruluşlar, içerik sağlayıcısına, buna ulaşamaması hâlinde yer sağlayıcısına başvurarak uyarı yöntemi ile içeriğin yayından çıkarılmasını isteyebileceği gibi doğrudan sulh ceza hâkimine başvurarak içeriğin çıkarılmasını ve/veya erişimin engellenmesini de isteyebilir.” Sulh ceza hakimi talepten itibaren 24 saat içinde kararını verir. Karara karşı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri uyarınca itiraz yolu açıktır.

Sonuç olarak unutulma hakkı, Türk Hukukunda da yer almakla beraber derin bir düzenlemeye sahip değildir. Teknolojik gelişmeler ışığında unutulma hakkının hukuki zemininin sağlamlaştırılması ve kişilerin temel hak ve özgürlükleri güvence altına alınması gerekmektedir.